Gazel
Ey bülbül, benimle dost olmak istiyorsan, inle.
Çünkü biz inleyen iki âşığız ve işimiz de inlemektir.
Sevgilinin kâkülünden esip gelen meltemin olduğu yerde
Tatar ceylanlarının misk elde edilen göbeklerinden bahsetmenin yeri mi olur?
Getir şarabı, getir de riyâ giysisini kızıla boyayalım.
Çünkü aldanış kadehiyle sarhoş olmuşuz; üstelik akıllı geçiniyoruz!
Senin zülüflerini hayal etmek her ham-ervahın işi değil.
Zincire vurulmaktan geçer leventliğin yolu.
Aşk denilen şey gizli bir nüktedir;
Yoksa ne lâl renkli dudak, ne ayva tüyüdür.
Cemâl denilince göz, zülüf, yanak, ben akla gelmemelidir.
Bu gönül meselesinde bin türlü ince mânâ vardır.
Gerçeğin peşinde olan kalenderler hünerden yoksun kişinin
Atlas abasını yarım arpaya bile satın almazlar.
Senin eşiğine ulaşmak o kadar da kolay değildir;
Öyle ya, ululuk göğüne güçlükle ağılabilir.
Seher vakti gözünün ucunu düşte gördüydüm;
Uyanıklıktan daha iyi olan bu uykuya can kurban!
Hâfız, inleyip sızlayarak sevgilinin kalbini kırma; kes artık!
Çünkü ebedî kurtuluş insanları incitmemekle mümkündür.
Sa'dî-yi Şirâzî
Türkçesi: Prof. Dr. Mehmet Kanar
Benî Âdem a’zâ-yı yek-dîgerendKi der âferiniş zi yek govherendİnsanoğulları birbirlerinin eli, ayağıdırlar,Çünkü yaratılışta aynı cevherden gelmektedirler.Sa’dî-yi Şirâzî
her uzağa attığımız dayakınımıza düşen değil midir?