Monolog 2

Tutunamayan'ların tarihinden bir kesit

-“ Önce kelime vardı” diye başlıyor” Yohanna'ya göre incil. Kelimeden önce yalnızlık vardı. Ve kelimeden sonrada var olmaya devam etti Yalnızlık… kelimenin bittiği yerde başladı; kelime söylenmeden önce başladı. Kelimeler, Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık, Kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler, Yalnızlığı anlattı ve Yalnızlığın içinde eriyip kayboldu.Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi ve Kelimeler insanın aklına geldikçe, yalnızlık büyüdü dayanılmaz oldu……..yalnızlığını Kelimelerle besledi.Kelimelerin anlamını bilmeden önce tanıdığı yalnızlığı Kelimelerin içinde yetiştirdi.”

Beni karanlık ve anlaşılmaz bulan birileri Oğuz Atay'ın kahramanlarına benzediğimi söylemişti. Tuhaf… benzer kelimeleri ve yaşantıları birbirinden habersiz yaşayanlara ve yaşatacaklara ne demeli? Hayat üzerine düşünceleri olmalı insanın ve bunları sorgulamalı… Mesela; insanı olgunlaştıran şeyler hatalarıysa, tüketen şeyler nedir? Peki insan niye yaşar veya yaşamaz ki? Yaşamayı veya yaşamamayı seçenlerin hayatlarında ki hangi mazeret onları bu sonuca itiyor.
Kelimelerle yalnızlığı örmek ve yalnızlıkla kelimeleri süslemek…yaşamaktan korkmak, ölümden değil….Günlerin değil asırların,kendisinin değil de insanlığın uykusuzluğunu hangi insan taşır ürkek bedeninde…
Her gece suskunluğa bir kez daha yenik düşen ruh… elvedaya yakın düşen hayaller ve şiir:
“neden kirpiklerin ıslak, melûl ve mahzunsun?/okyanuslar gözlerinde karaya mı vurdu?/bir çiğ tanesinde boğulan yeryüzü sesleri/Hangi kâlp. hangi kâlpte bu kadar aşka durdu?” (M.Said)
İple değil,çelikten sabır halatlarıyla çekilen hayatın yükü….bulutlar ağlıyor parçalanan ben oluyorum.

Yeni doğmuş bir çocuk olmanın özlemiyle…..

Umman Şahiner
[/FONT]

Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir