Buğu Sepeti Ömürlerde
köşesinde sessiz
hayatla ‘oya’lanırken kadın
dinledi de etrafını
yanağına bir damla
tuz bıraktı…
konuşacak:
/ ben Aşk'tan bahsediyorum /
hani şu
asırlardır çözülmeyen muammadan
sultan sofralarını kıskandıran lokmadan
yaprak kıpırdatmadan kopan fırtınadan…
ben bir kızıl düşten bahsediyorum
gecelerimize savrulan
görüldüğü yerde vurulan ve yine de ölmeyen…
aynı pencereden baktığınız için hayata
birbirinizi sevdiğiniz insanlardan bahsetmiyorum
'içinsiz' bir duygudan,
bütün sağlam pencereleri terk etmekten
gönül adımlarıyla güle oynaya
'bilinmeyen' bir pencerede
buluşmaktan bahsediyorum
ben
yüzümüzü çize çize geçen yılların ardında
hep aynı kalan
öpmediğimiz yerini bırakmadığımız
ama yine de doyamadığımız
ve ağlamakken asıl işi
gülümseyebilen hasretten bahsediyorum…
cennetle cehennemin buluşmasından
bir kralı dilenci
dilenciyi kral eden zamanların aynılığından
ve bu aynılık aynasının
varlık hanenizi ısıtan alevinden bahsediyorum
nihayet
yaşadığı kentin kuşlarıyla konuşmaya alışmış
bir adamdan bahsediyorum
yıllar önce
babaannesinin uzattığı mendilde bıraktığı
son göz yaşını alıp, bir ağustos sabahı
omuzlarıma akıtmasından…
ahh ben ömür yollarının hanidir beklediği
O yolcudan bahsediyorum
Aşk’tan yani…
hayatı bedenine kapatan insan!
ya sen ne’den bahsediyorsun?
Esra Güzelipek