COYOTTE VE SKİLİA – VIII
(Sıkıntılı Eser)
DR Hakkı Açıkalın
MÜLKİYET VE ÜLKE…
…………………
Aaac leondari sthn kardia mou…
Aaah, Gönlümde yatan arslan…
Coyote veya Coyotte: Her ikisi de koyot diye okunur. Aztek dilinden, coyotl. Kurtgillerden ve Kır Kurdu olarak da bilinen ve Amerika kıtasında yaşayan bir memeli.
Gönül arslanlara yuvadır derler ve orada bir veya daha fazla aslan uyumaktadır. Fugit irreparabile tempus, Virgilius'a âid bir mısra ve Zamanın kaçışı (geçişi) onarılmazdır yani Zaman geri gelmez ve çok hızlıdır, anlamına gelmektedir. Horacius ise 'Epîtres' (Mektubat) adlı eserinde 'Genus İrritabile Vatum' deyimini kullanır. Edebiyatçılar'ın ve şairlerin aşırı derecede değişkenlik gösterebileceğini anlatan bu deyim 'Şâirlerin Tahriş edici Soyu' anlamındadır. Ve, Gratis Pro Deo yani Allah Rızası İçin. Zaman mızrak hızıyla akıyordu eskiden şimdilerde ışık hızıyla veya ötesinde tahionik düzeyde. Telâfisi olmayan bir uçuş, o nedenle 'Ô temps suspends ton vol' diyemiyoruz, ondan uçuşunu durdurup donmasını taleb etmek abesle iştigâl zira zaman çok acımasız, kimseyi kaale almıyor. O nedenle zamanın bizden alıp götürdüklerini 'irreparabile' (onarılması mümkün olmayan) sıfatıyla tanımlaıyoruz. Gitti gider. Dehr, Allah'tır, Dehr'e küfretmeyiniz. Zaman ile aslanın yeleleri arasında bir tutunma ilişkisi kurulabilir. Çok hoyrat, çok acımasız ve çok deli bir aslanın yelelerine tutunup Aslanvarî bir zamana asılıp onunla berâber aynı rithmde ve aynı sür'âtte harekete katılmayı becerebilmek herhâlde zamanın tâ kendisi olmak anlamına gelse gerektir. O hâlde zamanla aslan arasında kurduğumuz analojiyi gönülle kâinat veyâ mekân (tecelligâh) arasında da kurabiliriz. Tamiri ve dahi tarifi imkânsız Zaman'a nasıl bir mekân atfedeceğiz. Zordur; ustalar, mastorlar bu zor mekân olarak gönülü veya 'Dîl'i seçmişler. Gönülde yatan aslan ile mekânda yatan zaman arasında bir ilişki arıyorum. Ara kelime belki de Matrix (veya Matris oluyor). Matrisini kaba mânâsını araya sıkıştırmak zorundayız: Birinci anlamı; Memeliler'de, foetus'un veya embryo'nun gelişmine yataklık eden, mekânlık hizmeti veren iç organ. Burada, matrisin somut karşılığı olarak Uterus isimli organı görüyoruz yani rahim. Cenin'in yatağı Rahim oluyor. Rahıym Arabî ve Allah'ın bir ismi; Esirgeyen anlamında, koruyor ve esirgiyor. Rahman ve Rahıym olan Allah'ın adıyla işe başlayan Müslümanlar'ın gönüllerinde hangi aslanların yattığını kestirmek güçtür. Matris'in ikinci mânâsı, Mathematik biliminde; burada 'm' ve 'n' harflerini kullanıyor bilim. 'm' satır (yatay) sayılarını ve 'n' ise sütûn (kolon-dikey) sayılarını anlatıyor. Bu sayıların oluşturduğu tabloya matrix adı veriliyor. Üçüncü mânâsı ise teknolojide kullanılanı; Baskı yöntemiyle eşyâ üretmeye yarayan oyuk (creux) veya relief (kabartma) formunda metalik kalıp. Peki bu matrix kelimesinin 'Ana' kelimesiyle bir iligisi var mı? Evet var; Latince 'Mater' kelimesi 'Anne' mânâsına ve 'Matricide' ise 'Ana Katili' anlamında. Yine Yunanî 'Mitra' (Mitra) kelimesi hem rahim hem ana mânâsına. 'Dimitra' dediğimiz zaman 'Çift Rahimli' anlamı ortaya çıkıyor ve bereketliliğin işâreti ve Olympos'un hülyâlı ilâhesi Demeter (Dimitra) bereketin ve bolluğun temsili oluyor. Bir erkek ismi olan Dimitri (Dimitro, Demyitro, Dimiter versiyonları var) da aynı mânâda. Mater veya Mitra ve oradan sıçradığımız yer Matrix. Kâinat'ın matrisi (matrix) ise içiçe geçmiş sayısız mekânlar ve muhtevası EM yani Elektromanyetik dalgalar ve fotonlardan müteşekkil ışınlar. Işınlar, Kâinat matrixinin cenini ve sırlı ve aklın fevkinde bir işleyişin sayıları. ZAMAN. Gönlünde kâinatı büyütebilen adam, onun içinde aslanları da besleyip uyandırabiliyor. Uyanan Zaman'dır ve kükreyen Hronos misâli kabına sığmaz. Kabımıza sığamayan, matrisimizi yırtan, coşkun karakterler olabilmek için büyük emekler gerekiyor. Yoksa tahriş edici ve sevimsiz bir soy olabiliriz ve aslanlarımız hep sâkıt olurlar, ölü doğarlar.