"………………..
Diyalektik ve Fiqir ;
Ruhun eşyâ ve olaylar karşısındaki ‘nasıl’ tavrına mukabil, akıl ‘niçin’leri arar ve fiqir meydana gelir. Fiqrin içine işlemiş olan dinamikleştirici sıfat – ruhun merkezî fakültesi ahlâqtır ki – kendisinden ortaya çıkan fiqri ileriye doğru ortaya koyma temelinde harekete geçirir. Bu çerçeve içinde diyalektiğin ne olduğunu şöyle açıklıyoruz :
Dialektik, fiqrin kendisi değil, düzenidir, nizâmıdır. Bir mes’eleyi anlatırken herkesin bir dialektiği vardır. Anne, kızını azarlarken bile bir dialektik sahibidir. Hangi sözü öne alır, hangisini sona bırakır ve ne taraftan iknâ eder, nasıl inandırır ? Onun için dialektik, ilmî bir tâbirle, sözde, kelâmın içinde, fiqrin tahkiyesi (anlatımı), sıralanışı ve düzeni olmaktadır.
Her inanılan şey zıddıyla ilişkili olduğuna göre, fiqir kendi zıddını dışarıda bırakma hâdisesidir ki, mevzuundaki ‘esâs’a giden yolun düzeni olarak dialektik dışarıda bırakmanın da düzeni olur. Bu ‘düzen’, yerine ve mevzuuna göre, method, usûl, biçim, şekil ve nizâm ifâdesindedir.
…………….."