COYOTTE VE SKİLİA – X
(Sıkıntılı Eser)
Dr. Hakkı Açıkalın
Daha onaltı…
Hayatın devâm ettiği yerde artık bahar vardır. Bahar leylâklarla beni çok üzmüştür. Sevindiğimi eklemeliyim. Bahar aroma ve odora ile berâber arz-ı endam eder. Çeşitli paramitiler, efsâneler, hikâyeler ve hatıralar sökün ederler. Bir bağçede, oğlunun önüne bir tas süt içine biraz ekmek doğrayıp onu bir ânlığına yalnız bırakması ve akâbinde bir yılanın süte yaklaşıp onu içip gitmesi. Çocuğun da ekmekleri de yılana önermesi ama yılanın usulca oradan ayrılması masalını (ve haqiqatini) kim bilmez. Sütü sevdiğini biliyoruz, aynı zamanda hanımeli çiçeğini de çok sediğini ve kokusuna dayanamayıp geldiğini, İsketelerin, floryaların, sakaların, karatavukların çok mutlu olduğunu, av mevsiminin geçici de olsa kapandığını, kedilerin ve köpeklerin yavruladığını, iod kokusunun kendini dayatmaya başladığını, oğlakların ise ne kadar şanssız olduğunu – yunanlar daha iyi bilir – biliyoruz. Bahar derin bir yaradır, onulası değil. Persefoni'nin Hades (Hadis, Adis) tarafından yeraltına çekilişi ve anası Demeter'in ilâheliğini bir kenara bırakıp dağ taş kızını araması bahardır. Ve yine, Persefoni'nin – yapılan andlaşma gereği – üç aylığına (baharda) serbest kalıp yeraltından yeryüzüne çıkması ve Demeter'in sevinci hep bahardır. Bu sevinci paylaşan tabiat bütün mârifetlerini işte bu baharda sergiliyor. Bir tür karşılama töreni ve Demeter'i selâmlama, Persefoni'yi karşılama. Bahar bir travmadır bende, bir koku ve reng travması, durmadan kanayan ve biteviyye tekrar eden, recurrensler. Nervus Recurrens'de hep bir lâmise vardır o dem. Bahar nüks'dür bende, ay hâli gibi, spiral damarların yırtılıp sonra yenilenmesi, neovaskülarize olması ve yine kanaması, sonsuza dek değil…