yarınlar alemi
bütün gece
neyi taşıyıp durdu trenler
bir ucundan bir ucuna şehrimin
üstüne vazife olmayan duvarları
arşınlıyordu örümcekler
o saatlerde evlerde
dedemin eline su döktüğüm günlerdi
hatırlıyorum
namaz kılar yalvarırdı mürit sesle
bir şey olurdu
daha anlayamadan
aynı yerde buluverirdik cismimizi
yeni yeni anlıyordum
neden ‘yarın diye bir şey yok’
dediğimi yıllardır
rüyalarım öğretiyordu bana
başka bir aleme sakladığımı yarını
mutfağın gıcırdayan kapısı
kendini pişiren ömrümün
arka bahçesine sofralar kuruyordu
içimde bir şiir vardı
yazmadan edemiyordum
gelemiyordum izin çıkmadan ama
ölemiyordum da bir türlü
bütün sabah
seni taşıyıp durdu ezanlar
tepeden tırnağa içime
kar topluyordu güneş
dağlarımın sırtında inceden
ESRA BALABAN