KALBİM, KOVULMUŞLAR BAHÇESİ
dalgınlığım suçlarıma eklenebilir
suskun bir kadını yaralarından sevdim
dalgınlık suları ki kâlb üzerinden geçer
yorgun bir bulut olup yatağına eğildim
eski bir dilden usulca konuşuldu; aşk
resimlerde bir ayrıntı olma inceliğidir,
ve kendi yüzünü şaşkın çocuklar gibi sevmenin
hiçbir yüze karşılık gelmeyen acemiliğidir…
aşkın zor dilini senin yüzünden ezberledim.
Yüzüne ince bir örtü gibi rüzgâr düşüren
aralık kalbinden aşklar dökerken tanıdım seni
geveze kımıltıların bahçesiydi dağınık tenin
ıssızdım uğramıştım ben üşüyen göçmen
anladım bu aşk sürer bizi evinden
uzak nehirler gibi kederli mevsimlere
güzelsin, küçük yağmurlar topladın da yüzüne
sana sığındıkça ıslandı yorgun saçlarım
n'olur şakacı bir yıldız gibi geceme gizlenseydin
gülümseyen, suya düşen ve kalbimi süsleyen
kırılmış ay parçaları gibi yatağıma inseydin
ah, beni yaralı aşklara üfleyen flüt
konuş ve suçumu suçsuzluğuma biriktir benim.
Ankara, nisan 1983
*suskun kadınları sevme, yaraları açılır!
*soyunmuş bir kadın kederli bir gevezedir
istanbul, şubat 2002
Haydar Ergülen
🙁
🙁 😥
Kapalı kapılar ardında kapalı kapılar ve ardında kapalı ve kapılar … Yine de, şiiri okumayı bitirince hüzünle çiçeklendim. (:
Söylendi söylen/e/meyen…bildim…hangi hüzün bağışlar şimdi bizi…
🙂
😉
“suskun kadınları sevme, yaraları açılır!”yaraları görmeyenlere farketmez; açık mı kapalı mı oldukları…