Elifler İçin Son Söz
(her gün benden uzaklaşan ayaklarımın
bir yüze bağlı olmadığını biliyorum
dök iç imdeki heykeli. fakat göğe: beni kus)
susmayı istemek bana öpmeyi öğretir: belki:
telaşlı bir kavme eksik bir oğul gibi geçtim ovalardan
çağır: beni! farz et, bir zehir kabı ile bil beni
ummak nedir avuç çizgilerini kesene / mürekkep midir buhrân
-ne görüyorsan onu söyle: avuçlarında sol elim: yine mi kan-
belki
acı bir yağmurla yüzüne sardığım göğsüm gibidir kefen:
uykuda kaldı bu kez de ölüm meleği: boşunadır köy ortasına
kurulan tâziye: kovuldu ruhumdan gömülerle bilinen melîke
utangaç ve kürdî bir makamla geldim geceleri: büyüdün içimde:
mânâ ve tuhaf: ortağı oldum bilmediğim bir dilin
alnım ve revâ: kimdendir bu avutulmak fikri: çağırsam seni, leylâ
kanatır dilimi: çocukluğum-
dan kalan ot: beynimde bir çöl gibi uzanıyor yol:
şimdi, sulanan bir dağ kadar yaralıdır ömür…
İbrahim Halil Baran
:love: :flirt:
bu anlık acılar sayesinde ne güzel sözler dökülüyor yüreklerden…Bazen iyi ki varlar diyorum çok mu mazoşistçe düşünüyorum.;)
“Elifler İçin Son Söz”dü…bitti.
Hiç bir yara an ki acısıyla kalmaz,izi hep kalsa da…:)