Hani / Oruç Aruoba


Hani

2.

sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da.

senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca;gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi -boyuna ve boşuna bir düşüş- oysa o, gelişmektedir. sana doğru. sen hiç bilmeden -beklerken, bilmeden.

senin beklediğindir o; ama sen, bilmiyorsundur. gelmeyeceğini sanarsın. yıllar geçtikçe,hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın -yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın,artık hiç gelmeyeceğinden.

senin beklemen: hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine -hatta bitiremeyeceğini de bildiğin birçok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık.
-yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunmayacaktır- -o, gelmeyecektir- ya;sonuçsuz bir son olarak, ölüm, gelebilir, artık, işte…

3.

hani çiçekler vardır -sanarsın, hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları); oysa, gün gelir, inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya -işte, öyle: birdenbire geliverir yaşamının anlamı.

yıllar sürer, çünkü, o küçücük tomurcuğun gelişmesi, sonra çiçeklenmesi; sonra olgunlaşması, meyveye duracak hale gelmesi. yıllar ve yıllar…

meyve: olgunluktan çürümeye geçiş olacaktır; ama, yokluktan varlığa da…

yaşamdan ölüme; ama, bir o kadar da, ölümden yaşama…

4.

yıllar önce görmüşsündür onu -bir an için, tek bir kez.ufacık.belirsiz.uçucu.yalnızca, içinden, "ne güzelsin" demişsindir; "kalsan ya biraz" bile diyemeden -zaten bilmiyorsundur deyimi o zamanlar.

bir karışıklık ve geçip gidicilik içinde yalnızca: anlık bir görüntü.bir görünüm, bir yüz, bir çehre -birkaç renk içinde.esintili bozkır tepesinde(bir tür bahardır) ak bir kızıltı. kötü bir çivit mavisi ve yapışkan bir beyaz içinde. yanında sapsarı birşey…

geçip gitmiş, silik; hep de silinen bir anı. küçücük. zorlukla anımsadığın (o gün niye orada olduğun bile belirsizdir), hiçbir anlam veremediğin; kavramak şöyle dursun, daha nereye -hengi yerine- koyacağını bile bilemediğin bir an – ani bir anı olacak herşey…

işte, pencerenin camında yavaştan biriken buğu gibidir – gözünü tamamiyle kapayacak körlük – : görünüşünü tamamiyle örtmeye yönelmiştir; ama, açık bakışının da hangi noktada olanaklı olduğunu (bahar'ın ne zaman ve nasıl geleceğini) sana bildiren, gene, odur…

5.

sonra, işte, yıllar sonra (yarıyı çoktan aşmış ömür sonra) gelir:
"işte o benim" der – "bendim o işte…"

Oruç Aruoba

Join the Conversation

  1. İşte bu seçime inanmıyorum :eyes: Harikasın, harikasın, harikasın :up: Başka ne diyebilirim ki…

  2. inceden işlediniz yine..yüreğe sağlık..benim beklemem her ne kadar boşunalık duygusu addetse dedevam! pes etmek yok.!hoş geceler efendim..

Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir