GİT BABANA SÖYLE ÇOCUK! HEPİMİZ ONDAN NEFRET EDİYORUZ…
firavunlar, zalimler, diktatörler, krallar ve kan emiciler için son kez söylüyoruz;
”zulümle abad olanın ahiri berbad olur’
Çünkü Ömer Allah’tan korkardı, sen korkmuyorsun… Onu çok yakından tanıyorsunuz aslında. Arap dünyasının ‘kukla’ kılıklı liderciklerindendir kendisi. Güzel ülkemiz tarafından ‘devlet şeref madalyası’yla şereflendirilmişliği de vardır. Niçin orda olduğunu ve 30-40 yıldır o koltukta nasıl oturabildiğini tahmin etmek zor değil. Satılmış Arap liderlerinin ve aynı zamanda kukla fabrikalarının biricik rol modelidir Hüsnü Mübarek ya da daha bilinen adıyla ‘Son Firavun’… Mısır ziyaretim sırasında çok güzel bir söz duymuştum onun hakkında ‘’Burada (Mısır’da) Hüsnü’den başka herkes mübarektir’’ derlerdi. Son Firavun için değişen hiçbir şey yok aslında. Körfez Savaşı sırasında asker desteği vererek Amerika’yı desteklediğinde de köpekti, Arafat’ın cenazesini sabote ettiğinde de. Can çekişen insanlara yardım götüren konvoyu taşlattırdığında da soysuzdu, yanı başındaki masumlar öldürüldüğü halde sustuğunda da… Suud Kralıyla birlikte Ortadoğu coğrafyasında ki zulmün eş başkanlığını apoletini hep gururla taşıdı Hüsnü. Ramses’ten rol çaldı. Emperyalistlerin nasıl sadık bir uşağı olduğunu İsrail’in Sanayi ve Ticaret Bakanı Benjamin Ben-Eliezer şöyle özetlemişti. “Mübarek, İsrail açısından stratejik hazinedir”
Gariban Mısır halkının sırtından bir türlü inmek bilmeyen Hüsnü Mübarek, Enver Sedat’a yapılan suikastın ardından Mısır Devlet Başkanlığına ve Ulusal Demokratik Parti’nin liderliğine seçilmesiyle birlikte; 1987, 1993, 1999 ve 2005 yıllarında yapılan ve muhalefetin katılımının kısıtlandığı seçimlerde arka arkaya dört kez göreve seçilse de bütün bunlar onun halkı tarafından sevildiği göstermez. 1981′de ilan edilen ve halen devam eden sıkıyönetim ile Mübarek yönetiminin olağanüstü yetkileri muhalif sesleri bastırmak için kullanması Mısır’daki mevcut yapıyı oldukça iyi açıklamaktadır. Hüsnü hakkında anlatılan çok meşhur bir fıkra vardır; Hüsnü Mübarek yardımcılarından birine “söyle bakalım, ben mi büyüğüm yoksa Nasır mı büyük” diye sormuş. Bunun üzerine yardımcısı “tabii ki siz büyüksünüz efendim” demiş. Mübarek “neden büyüğüm” demiş. Cevap, “Nasır İsrail’den korkardı siz korkmuyorsunuz o yüzden” olmuş. Mübarek yine sormuş “söyle bakalım ben mi büyüğüm yoksa Enver Sedat mı büyük.” Cevap, “siz büyüksünüz” olmuş. “neden” diye sormuş mübarek. Cevap “çünkü Enver Sedat İhvan-ı Müslimin’den korkardı siz korkmuyorsunuz.” Hüsnü mübarek hep “en büyük sizsiniz efendim” cevabı karşısında işi ilerletmiş ve “söyle bakalım, Ömer mi (Hz. Ömer) büyük ben mi büyüğüm.” yardımcısı yine “siz efendim” demiş. Neden büyüğüm peki? “Çünkü Ömer Allah’tan korkardı, siz korkmuyorsunuz!”
Şu anda zihnen işgal ettiğin topraklarda yüzyıllar önce ruh ikizi olduğun ataların yaşıyordu senin. La Hüsnü! La Mübarek! Ey çağdaş firavun! Ataların ölümsüzlüğü arıyordu, ya sen neyi arıyorsun! Her ne arıyorsan bulacağın gün yakındır. Tutankamon seni çağırıyor yanına! Dünya hakkını kullandı ve kaybetti, sana yol açtık, taç koyacağız başına… Duyduk ki kara toprak çağrı bırakmış telefonuna Hüsnü. Ölümlerden hiç hazetmesek de ‘ne zaman gebereceğini’ merak ediyoruz. Aslında Filistinli bir çocuğun tuzlu gözyaşlarında boğulmalıydın sen. Çünkü Ömer Allah’tan korkardı, sen korkmuyorsun…
Kendini sattın Hüsnü. Şarkıyı sattın. Devrimi sattın. Çocukların hayallerini sattın. Mısır’ı sattın Hüsnü. Özgürlüğü sattın, bir halkın gülüşünü sattın… Kendi koltuğunu korumak için çocukların öldürülmesini sevdin Hüsnü. Köpekliği sevdin, bir milletin yok oluşunu sevdin, soysuzluğu sevdin… Firavunluğu seçtin Hüsnü Aşağılık bir kukla olmayı seçtin. 1,5 milyar bedduayı seçtin… İnsanlığı öldürdün Hüsnü. Vicdanı öldürdün ve en çok çocukları öldürdün! Onun için soysuz bir vedayı bile hak etmiyorsun! Zulüm piramidinde ölümü bekle şimdi! İhvan-ı Müslimin seni hiçbir zaman unutmayacak Hüsnü!
21. yüzyıl seni hiçbir zaman unutmayacak.
Unutma dönüş yalnız Allah’adır…
Ya Müntakim…