TURNA AVAZI
ey benim nar yemiş ağzım: esperanto!
ey benim lapis dilsizliğim
ışık dilim
ferdâ dilim
mâ dilim!
de ki deniz ölümüdür nehrin
yaz göğünün ötüresidir kuşlar
esler verir sesler alırım. sesler verir es’ler
bir yanım bağdâdî gül
üç yanım yangın acısı
eşiğindeyim
tufanın ve cevherin
duldamda sütten yeni kesilmiş bir mavi
ve iki öksüz göğercin
yusuf yusuf inler yusufçuklarım
börtüm böceğim çölüm eksibem
yazıyım tur dağında
hep tura gelen
içim içime
aynası dökülmüş sır
kırık kere düğüm!
ne çok şey var susacak, ne çok
solarken “tanrının mührü” sularda
bar bar bağıracak
çağın tezenesi kan
yılan kavi
kâr etmiyor ne etsek
sözün billûr kâsesi
bu bir elvedâ gülüdür
bu bir zehri şifâ!
döneceğim sönmeden kokusu
işte suya yazdım ve tuttum rüzgâra
üflemeyiniz soluğunuz göğsüme sülfür!
Perihan BAYKAL