Derimin Altında
Şüphesiz ki insan, kendi kendini izleyendir.
Sense dağ yolları gibisin, kırlardan geçen
ben seni böyle böyle ezber ettim, ismimi
unutarak, sabah sisi kalkar gibi bir bağ bozumu
neşesi. Gözlerini aralıyorsun tutunduğun uçurumların
bir yar korkmaz kendine düşmekten oysa,
ve suçlu gözleri ancak bir sevgilinin gözleri
affedebilir, iki zirve gibi birbirine dokunmadan.
Sende yeniden doğan'ım, yalçın kayalar üstünde
kanatları rüzgârla sevişmelere açık, bir mırıltıyken
serin dağ suları. Sen sesini rüzgârlara taşıtırsın
sıcaklığın derimin altında bir yangın gibi tüterken.
Bir keman gibi boynuna sokulmak düştü bana
ellerine bakarken ellerimi anlamak; bir aşktan
geriye hangi suskunluklar kalırsa, öyle bakakalır
durgun bir göl kendine, içine bir zümrüt düştü
sanır, ben senin esrikliğin sanırım içtiğim şarabı.
İşte bu havayla dönüyorum şimdi şehre, ağır
ağır akşam oluyor, ben akşama doğru olmayı
tanırım, öptükçe dilinin nasıl da şiirim olduğunu
öyle sonsuz sarılırım kollarımın arasında bıraktığın
rüyana, rüya beni kendi geniş uykusu sanır.
Güneş gören bir ev gibi ısındı içim senle, dallarıma
kuşlar, rüzgârlar konar. İşte birini sevmek böyledir
sevgilim, sen daha sevgili bile olduğunu bilmezken
sen bana düşersin, gelincik tarlaları bana, papatyalarla
yıkarım uzayan saçlarımı, sen bir dağa gömer gibi yüzünü
içine çekersin tenine saçılan kokumu, "birini sevmek"
dersin, bana dönüp dokunursun ışıktan parmak uçlarınla.
Şüphesiz ki insan, aşkta unutandır kendini.
Ersan Erçelik
şüphesiz ki insan…
Şüphesiz…