Kum Saati

Ters dönen zaman: kum saati. Hapsedilmiş bir halde karşımda duruyor. Öyle çaresiz ki ben düzeltmesem tükenip bitecekmiş gibi duruyor. Halbuki ben dokunmasam bile zaman kendi akışına devam edecek. Zamana kayıt koyup onu aşmaya çalışan insanın tutarsızlığına en güzel örnek… Oysa;
“ne başındayız zamanın
ne de büsbütün sonunda
sonu gelmez bir koşu bu
ucundayız zamanın…”

Zamanın ucu; hep başta olabilmenin her dem yeni olabilmenin yolu..öncesi ve sonrası olmayan bir ilk..kendinden önceki ilk'lerin bile yok olduğu bir ilk. Aklın iplerini koparmaya ne kaldı ki?
İşte kum saati bir kez daha ters döndü…avuçlarımdan kayıp giden zaman tanecikleri…kim kimin sahibi….her kum tanesinin gizlediği varoluş hikmeti….karanlıklardan süzülen gölge…..
Niçin doğuyoruz? Bunu bilen yok. Niçin ölüyoruz? Bu da cevapsız bunca belirsizliğin ardından zaman avuçlarımızdan kayıp giderken yaşadığımız her şey bir rüyaysa?
Eğer “sahici insan olmak” için doğuyorsak niçin ölüyoruz? Hayatın kendisi peşin kabul ise ,ölüm de bir peşin kabul olmalı…hiçlikte
Hiçlik… bir hiç'te neler saklıdır…hiç'i hiç yapan nedir? Yaşamak hiçlikse, bunu sürdürmenin anlamı var mı? Kum saatiyle ifade edilen zaman; kum saati tükenince tükenmiyorsa nelerden emin olabiliriz… Oysa insan emin olduğu bir hayatı yaşamalı… Kum saati kırılsa bile…

Umman Şahiner

Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir