Âzâde ve Armağan
buradayım. bir talan adamı olarak kaldım kendimde
ahşap yalanlar yazdım: sakındım bileklerimi çivilerden
hangi sofraya hizmet ettiysem: boşalmayan bardaklara döndü huyum
mutlak bir tâlihsizlik gibi durdu kapım: açmadım. patladı
yaralarım bir bir. ağıtçılar buldum kendime, oturup kırkımı bekledim.
kudurdu lâhitten çağım. görmedim niçin çıplaktır gözlerim ve
tere yazılan gecelerde mi vardır kış: bilmeden: geçtim kendimden
çağırmalı beni: ebcet bir hesâba gömlek, vedâya armağanım neden.
dişlerimde azap tadıyla gezdiğim akşam düşüp kırılmıştır ömrüm-
ün telvesinden / bir tâbut ki artık yerimde figüranlar, dublörler
senin olsun uykusunda yaralı serçeler öpen adam: alnımda dövmeler
varayım diye şu tek hevese: kızlar: yalnızlık: aynalı siyah yelekler
mühür müdür dudaklarım böyle bir unutmakertesi: nabzım
seyrek bir sefer vakti. yolun ardında bekleyen son sebil
yandı canım kurudu kalbimdeki 'karanfil destesi': devşirsem
kendimi, hangi sehpanın evlâdıyım ben: kimedir bu ağır iyilik
ey kasvet saraylarında başıboş gezen elyaf süvârî. tavâf takvimidir şehrim
dilendim bütün zarîf dilleri: bezlerle birbirine bağlı çarşılarda
yok mânâsı harâm günlerin.
çünkü bir yaşamakla sınanır sabrımdaki kedersiz saf
sığındım şer taşlarına. derimde açılan yaralara taht: boğazlanır cismim.
âh! yok bunların da elleri. inanmadım hiçbir şarkıya:
olmadı hiçbir kimse göğsüm imamı: terkimde telaş
ruhumda teslim…
İbrahim Halil Baran
(Sular Divanı)