İKRA’
köşeleri kesilmemiş kelimeler
birikin
atlasın yırtık sayfasına
şehirler kurmaya gidiyoruz!
ikindisiz gece
kuşluksuz gün
hiç inziva görmemiş mağaralar
birikin
kendi şehrimizi
atlastan yırtmaya gidiyoruz!
ey kaşları bilenmiş askerler bakın
uçurum gürbüz bir derinliktir dibine düşersek
sureti kayalara yontulmuş yeminlerle geçiyoruz vadilerden
güvercin sırtında dört mevsim birden yaşasak ne çıkar
kemiklerimiz kırılır ayazdan sarı bir dille dökülen güz gibi
rüzgârla taşınıp rüzgârla aşınan yalnızlığın esnasından
uykulu gözlerle yatağını terk eder ruhumuzun akarsuları
tanrıya doğru delta kalplerimiz göğsünden çıkmış
ey bütün köprülerini hiçten kuran fısıltı
gölgenin gölgesidir beden surla çevir
gölgesidir gölge bedenin surla çevir
ölüm aşkın paslı kanıdır sırla çevir
paslı kanıdır aşk ölümün sırla çevir
içinden kirlenmiş evleri yık eşiğinden
hevesin kursaklara attığı düğümle kesilen nefes
ilk emri yanlış okunmuş bir kitabın ayetiyle çıkıyor gövdemizden
ağıtlara ve kağıtlara inandıkça derimiz defter
yazısı d/okunaksız meleğin eleğinden ince sanki
koyu savaşlar toprağa sığmaz
aklın arzıdır meydan
d a ğ ı l ı n
dili sarkan hayatın dilinden
mehmet okumuş
Kurmak bize düştü bu kalbi sökülmüş çağı…
mehmet okumuş’a dikkat kesileceğim…