DELİRYUM
hep aynı biçimde yazamam şiir sıkılır
gökler yerler sıkılır, özen atının üzengisi
ve kafe aman’larda kentsoylular
huylu huyunca aşka sırnaşır
ben çok dinledim bu cazı
çok da inledim, suzinak makamında
bir avuç gökyüzüyle kalktım düştüğüm her yerden
mezhebimi sorarsanız karanfiliyye
meşrebim
oldum olası aşk!
en dipteyim, dorukta:
kuşların beyazında üç düğüm
mavinin boğazında mendirek!
bir yakut yüzük çaldım ağzından
yunus balığının
adımı kimse sormasın, kuşlar zaten biliyor
hey yavrum!
biz de biliriz bel altı vurmasını ama vurmayız
çiçeklerden aldık terbiyemizi, beş vakit
uzasa da tırnaklarımızda öfler öfkeler
menekşe kokar ayıbımız, af buyrun
kalbimiz süt kuzusu
bu bizim iç meselimiz, bu da atımız: ebedî
bunlar da ışıktan ipliklerimiz:
güher çile, gül çile
biz de biliriz yanaşmasını ama yaşmayız
sonra ne der küpe çiçeği, ne demez yıldızlar
bakıp billur âyineye içimizdeki
cenevizlilerden mi kaldık ne diyor annem
hadi ben neyse!
biz de inanırdık bir zamanlar, dayanırdık
alnımıza sabır giydiren taç yapraklarına
dikenli
bu dünya kimin yalanı anne?
kim doluyor boynumuza bu ipi?
hadi yine o masalı anlat bana
bak cam pabucum paramparça
atımı sordular: dedim vurdum!
soluğumda en sunturlusundan bir mavi
adımı kimse sormasın!
adımı kimse sormasın!
beddua dişidir, küfür erkek
bildim! bizim suçumuz erken sevmek
od’dur ve o’dur:
kimse dinlemediği için sustu tabiat
sizindir dâr-ı dünya, buyurun tepe tepe!
iliklemeseniz de olur
kemiklerinizi
Perihan BAYKAL
Akatalpa, Mart 2012