Gönül ne gezersin seyran yerinde

Gönül ne gezersin seyran yerinde

Gönül ne gezersin seyran yerinde
Alemde her şeyin var olmayınca
Olura olmaza dost deyip gezme
Bir ahdine bütün yar olmayınca

Yürü sofi yürü, yolundan azma
İlin gıybetine kuyular kazma
Varub her dükkanında metaın çözme
Yanında mürşidin var olmayınca

Kalktı havalandı gönlümün kuşu
Kavga, gıybet etmek kötünün işi
Üstadın tanımaz bunda her kişi
Anın kim mürşidi er olmayınca

Varıp bir kötüye sen olma nöker
Çarhına değer de dolunu döker
Ne Huda’dan korkar ne hicap çeker
Bir kötüde namus ar olmayınca

Şah Hatayi’m edem bu sırrı beyan
Kamil midir cahil sözüne uyan
Bir baştan ağlamak ömredir ziyan
İki baştan muhip yar olmayınca

ŞAH İSMAİL HATAYİ

 

OĞLUNU SORAN KADININ ŞİİRİ – GÜLTEN AKIN

-İsa’yı çarmıha gerdilerdi
Sonra Pilatus ellerini yıkadı-
ellerini yıkadın, yıkamıştın
bitmiş aşağıdaki genç adama ait
bütün işler
kameralar beyanatlar basın bültenleri
işkence yoğun sürdüydü

o askıyı kuran, o akımı veren
elbet sen değildin
sen yalnız gözlerini kapadın
ellerini yıkadın sen
sonra bana uzattın biraz sıkıntıyla
unvanın büyüdü, kutlandın ödüllendin

her şey sorulduydu, herkes şunu sustu:
sonra o ellerle nasıl
okşadın kızını
nasıl şiir yazdın

Gülten Akın

taş ağırlığı – Hande Kuşuluoğlu

bunlar içime oturan taşlar,
bunlar atmaya kıyamadıklarım

bunlar takılıp düştüklerim, yoluma koyulanlar,
bir dağ zirvesinden toplayamadıklarım

bunlar cebimdeki taşlar, dökmeye koyamadıklarım
sayıp sövdüklerim, sessizliklerim, susuntularım

bunlar kimseye atamadıklarım, içime attıklarım
kimseyi incitmemek için yüreğime oturttuklarım

bunlar günahlarım, bunlar ilk değil
bunlar tavaf ettiklerim, el sürdüklerim, eğildiklerim

bunlar var elimde, sadece bunlar
içimde bir taş ağırlığı.

Hande Kuşuluoğlu

Kalp Soğukluğu – Sulhi Ceylan

Bunlar âşık olduğum kadınlar
Bunlar bütünü oluşturmayan parçalar.

Bunlar doğmuş olmamın bedeli, yaralarımın pansuman saati,
Yola girmek için yoldan çıkaranlar.

Bunlar acısının içine yuva yapmama izin verenler,
Yüreğimin dersini soyanlar, renklerimi çalanlar.

Bunlar duymak istediklerini söylettirenler,
Kendisiyle yaşamaktan korkanlar.

Bunlar utandığım rüyalarım, el sürmediklerim,
Kalbimi tavaf edenler, gömleğimi arkadan yırtanlar.

Bunlar var kalbimde, sadece bunlar,
İçimde kalp soğukluğu.

Sulhi Ceylan

Evin Ateşi – Cenk Gündoğdu

sonra tren geçti ve ben kaldım
uyku bekleyen vagonda
altı fotoğraf, çömelmiş bir cuma
sabıka kaydı, sağlık raporu
arka cebimde ilmuhaber, içi
yüzük dolu bir parmakla
güle açılan kartırnağına baka
kaldım

marttı ya da akşamdı
geliyorduk öpüşmenin kanatlarıyla
bir harfe yaslanmaktan
eğildik

hamsilos koyunda durup, fotoğrafa bakmayı
güvercinlere kanat takmayı
seviyorduk dudaklarımızın örtüsünü

ama olmadı sana bakan benimle

şimdi eşitiz dedik cüzdanımızda ev
dizimize sıçramış güneşatı
darende yağmuru
baktıkça iki göz gibi iç içe
raylara çizili aşk oluyordu her şey
ama imza bu
ağzından aldığım gök
suya değen dilim
gibi durmuyor mendilinde elin

bu uçurum bulaşıcı
bak büyüyor gözü kanlanmış bir
baba gibi gibi ay
aramızdan alalım bu aralığı
gel, evde kağıt var konuşalım dedim

ama olmadı bana bakan seninle

sonra bir dağ geçti ağzında evin ateşi!

Cenk Gündoğdu

erdemin ardından git – Konfüçyüs

erdemin ardından git

insanların yanlışları, üyesi oldukları sınıfın belirgin niteliğidir.

Kendimi on beş yaşında öğrenmeye verdim. İrademe otuz yaşında sahip olabildim. Kuşkulardan kırk yaşında kurtuldum. Göğün düzenini elli yaşında öğrendim. Sezgilerim yoluyla her şeyi altmış yaşında kavradım. Kalbimin isteklerini, doğru olan şeylere zarar vermeden yetmiş yaşında gerçekleştirebildim.

Yanlışlarını anlamış ve kendisinin hatalı olduğunu kabul etmiş bir kişiye henüz rastlamadım.

Halkın adaleti için çalışan ve ruhlara saygılı olan ama gene de onlardan uzak kalan bir kimseye akıllı denir.

Akıllı insanlar sudan hoşlanır. Erdemli kişiler dağlardan tat alır. Bilgililer hareketlidir, erdemliler sakindir. Bilgililer neşelidir, erdemliler uzun ömürlüdür.

İçimizde olan şeyleri başkalarına vermek. İşte buna iyilikseverliğin sanatı denir.

Yiyecek pirincim, içecek suyum ve kolumu dayayacak bir yastığım var. Bunlarla ben mutluyum. Adaletsiz bir yoldan elde edilen zenginlik ve mevki benim gözümde uçuşan bulutlar gibidir.

Bir şeye sahip olmadığı halde varmış gibi davranıyor. Boş ama dolu olduğunu gösteriyor. Sıkışık durumda ama serbestmiş gibi görünüyor. Ölümsüzlüğü böyle elde etmek güçtür.

Halk bir sistemi kabule zorlanabilir ama onu anlamaya asla zorlanamaz.

Bir ülke iyi yönetiliyorsa yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı utanç vericidir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır.

Gayretli ama dürüst olmayan, doğru sözlü ama güvenilir olmayan, safdil ama içten olmayan insanlarla hiçbir işim olmaz.

Yaşama ilişkin bir bilginiz yokken ölümü nasıl bilebilirsiniz?

İyi bir insan başkalarının ayak izlerine basmaz.

Kafanda yer eden iftiralar ve insanı tedirgin eden iğnelemelerden kendini uzak tutabiliyor ve onlardan etkilenmiyorsan akıllı ve uzak görüşlüsündür.

Halkın hükümdarına güveni yoksa o devlet ayakta kalamaz.

Büyüklerle küçükler arasındaki ilişki, rüzgârla otlar arasındaki ilişkiye benzer; rüzgâr esince otlar eğilir.

İyilikseverlik bütün insanları sevmektir. Bilgi, insanları tanımaktır. Kişi bilgi sahibi olmadan nasıl erdem sahibi olabilir?

İyi bir hükümet birlikte olduklarını mutlu kılar. Uzakta olanları kendine çeker.

Çalışkan olanlar ilerler ve gerçeği elde eder. İhtiyatlı olanlar kendilerini yanlışlardan korur.

Sebat etmeyen bir insan ne büyücü ne de doktor olabilir. Erdemde süreklilik olmazsa o kişi saygınlığını yitirir.

Değerli kimi insanlar yalnızlığa çekiliyor. Bazı kötü bakışlardan uzaklaşıyorlar. Bazıları da anlamsız sözlerden kaçıyorlar.

Bir kişi çocukken küçüklere yakışacak biçimde alçak gönüllülük gösteremezse, gençken yararlı şeyler yapamazsa, yaşlılığında da böyle yaşamayı sürdürürse, o bulaşıcı bir hastalıktır.

Kendisinden çok, başkalarından az isteyen bir insan, özünü kötülüklerden uzak tutar.

İkiyüzlülük erdemi sarsar. Zekice konuşma erdemi engeller. Küçük şeylere karşı sabırsız olmak büyük planları bozar.

Bir insan, yanlışları olup da bunları düzeltmezse bu hataları benimsemiş demektir.

Bir insanın çok ama pek çok bilgisi olup da onu tutacak erdemden yoksunsa, ne kadar kazanırsa kazansın sonunda her şeyi yitirir.

Yolları ayrı olan insanlar birbirine danışmaz.

Ülkede doğru ilkeler egemen olduğu zaman halk arasında anlaşmazlıklar olmaz.

Yüksek sınıfın akıllı, aşağı sınıfın budala insanları vardır ve bunlar asla değiştirilemez.

İnsanlar yaratılışta aynıdır; ancak yaşam deneyimiyle birbirinden uzaklaşır.

Bütün gün payına düşecek yemeği düşünüp de kafasını başka bir şey için yormayan bir kişiyle birlikte olmak çok zordur.

Kızlara karşı doğru davranışı belirlemek çok zordur. Eğer onlara yakınlık gösterecek olursanız alçak gönüllülüklerini yitirirler. Uzak duracak olursanız kızarlar.

Küçük insan yanlışlarını örtmeye çalışır.

İnsanların yetenek ve erdemi tepecikler gibidir, üstünden aşılır.

Bir yönetim iyi olduğu zaman, sözler ve davranışlar en geniş sınırlar içinde özgürdür. Kötü bir yönetim iş başındayken davranışlar belki en geniş sınırlar içinde özgürdür ama konuşmalarda ihtiyatlı olmak gerekir.

konfüçyüs