Kamış
Göl, uyanınca ıslanır
harfler. Kuğu, mevsime teğet
geçer…
Teselli bulmaz balkonlarda,
şaire asırlar süren bir lanet
gibi devredilen emanet: Yarasa
Kelimeler!
Ney sesleri… Mekansız sesler!
Söyleyin, neden hep gökyüzünü
işaret eder, içimdeki bu şehri
yırtan minareler?
Hiçlik – yanık yaseminler! – öylece durur
aramızda… Der: Anla! .. Sendeki Aşk'a
bir ima olarak gönderildim ben!
Ey nasipsiz mevsim, ey tenha keder!
Alnım ki süreğen bir fesleğen
serinliği, nicedir, gülün asri
hallerinden yorgun,
derbeder.
O kuğu, akşamla
dağılan ney, üflenince… gövdem
usulca hilkate değer.
Vural Bahadır Bayrıl