“bin parçaya böldü beni bir divane sır”

Pişmanlık Ve Çileler

Rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür 
Bir odun parcası aydınlatır ocağı 
Annesi ateşin önünde perişan 
Annesi ateşin içinde hür 
Rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür 

Yağmurlar sırtıyla sırtım arasındadır 
Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın 
Kalbimi bin parçaya böldü divane sır 
Sesi geliyor sesi, günahkar çocuklarım 
Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın arasındadır 

Benım boyum ufak onun da ufaktı 
Kıvırcık saçlarından öpmediğim için onu 
Onun bu ocakta yanan toprağı 
Her gece rüyamda avuçlarımı yaktı 
Benim boyum ufak onun da ufaktı 
Benim gözlerim yeşildir onun kara 
Ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara 

Annesinin başi elleri arasında 
Parmağında aydınlık günlerden kalma yüzük 
Bir fotoğraf asılıdır duvarda 
Aynaya, geceye, maziye dönük 
Annesinin başı elleri arasında 

Bir tüfeğin burnu havadadır 
Ateş almak üzeredir mermisiz 
Ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım 
Siz beni ne anlarsınız… siz… 
Bir tüfek ateş almak üzeredir mermisiz 

Bir saman çöpüne tutunmuş kızların 
Eteğini ben çektim 
Neyleyim göğsümü Karacadağ’ın sert rüzgarı doldurmuş 
Annemden ben ilk sütü Geyve’de içtim 
Ankara’ya Çataldağ’a bir zindandan gül vurmuş 
Az kalsın ben ölecektim 
Bir saman çöpüne tutunmus kızların 

Kediler halıları parçalıyor 
Kırmızı bir ışık düşüyor yere 
Annemin dizinde derman yok 
Hükmedemiyor insan ruhuna ateş 
Rüzgar hükmedemiyor incecik perdelere 
Kediler halıları parçalıyor 
Ateşte sarı gül açan saksılar 
Kızarmış bir ekmek gibi duruyor 

Kulağıma garip sesler geliyor 
Kuş yumurtasından çıkan insanlar 
Ahırda bir ata eyer oluyor 
Kulağıma garip sesler geliyor 

Ben bir şarkı bir türküyüm 
Ben Meryem’in yanağındaki tüyüm 
Beni bir azizin nefesi uçurur 
Kalbimde Allah’ın elleri durur 
Cici ayaklarım ilikli bağlı 
Ben onun sılası kendimin gurbetindeyim 

Ben azizin hasreti 
Ben Meryem’in yanağındakı tüyüm 
Benim gözlerim yeşildir, onun gözleri kara 
Ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara 

Ocak sönüyor ateş kül oluyor 
Annesınin saçları beyaz 
Annesi saçlarını yoluyor 
Ateşin içinde gül açılmış 
Servi büyür, ardıç büyür, çocuk büyür 
Annesi ruhunda ruhuma eğilir 

Sineklerin kanadını ısıtan 
Bir güneş toprağı yarıp çıkacak 
Kadınlar sansa da yaşadığını 
Sarkısız kaldıkça yaşayamayacak 
Kadınları sarkılır, akrepler aydınlatır 
Kadınları sarkılır, zahirlar aydınlatır 

Artık ben gideceğim ata eyer vuruyorlar 
Hatıralarımı birer birer yakacağım 
Entarimi parça parça edip 
Zehirli kirpilere bırakacağım 
Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp 
Göğsüme siyah bir gül takacağım 
Batan güneşe doğru kurşunlar sıkıp 
Kendimi boşluğa bırakacağım 

Ayaklarımın altından geçıyor bir deniz 
Ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım 
Siz beni ne anlarsınız… siz… 
Artık ben gideceğim atım kişniyor 
Bir bebek mum istiyor, bir ölü şarkı istiyor 

Ayaklarımın altından geçiyor bir deniz bir deniz 
Beni onun gözleri çağırıyor duramam, duramam 
Benim gözlerim yeşildir ah… onun gözleri kara 
Ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara

 

Sezai Karakoç

 

Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir